21 Şubat 2011 Pazartesi

Çekin En Tepeye Beklenti Bayraklarını

Yazılara kısa bir süre ara verdikten sonra bu hafta sonu gerçekleştirilen 2011 NBA All-Star organizasyonu tekrar kendime getirdi beni ve bir şeyler karalamam gerektiğini hissettirdi.Gerçi sayfalarca yazsam bu hafta sonu basketboldan aldığım hazzı tüketmeye yetmeyebilir.Pazarın gelişi cumadan belli gibiydi.Çaylaklarla NBA de ikinci senesini geçiren oyuncaların karşı karşıya geldiği maçta herkes gibi benimde gözüm Griffin ve Wall’un üzerindeydi.Gerçi Griffin’in organizasyonların 3 gününde de boy gösterecek olması çaylaklar maçında biraz daha geri planda kalmasına sebep olmuş olabilir.Geri planda kaldı dediğimiz zatın da Wall’un asistiyle yaptığı smaçla gecenin hareketine imza attığını da söylemek gerek.Cuma gecesinin tartışma götürmez yıldızı;çaylakları zafere götürürken asist rekorunu 22 asistle kıran John Wall’du.Bu sene yüksek ihtimalle yılın çaylağı ödülünü Griffin’e kaptıracak olsa da Wall’un önümüzdeki on yılda Amerika basketboluna ayrı bir lezzet getireceği şüphesiz.Demarcus Cousins’a da bir cümle ayırmak lazım.Maçın en çok sayı atan oyuncusu olmasına karşın egoist basketboluyla can sıkmadı değil.Çaylaklar bu galibiyetle geçen seneden sonra bu sene de kazanarak 2 maçlık galibiyet serisi yakaladı.Cuma gecesinin Wall’un rekor performansı dışında göze çarpan olayı hafta sonuna özel tasarlanan korkunç çoraplardı.Bütün hafta sonuna hükmetmemesi için çok dua etsem de maalesef o çoraplar organizasyonun her yerindeydi.Aylardır merakla beklediğim cumartesi organizasyonunun omuzlarına büyük beklentiler yüklediysem de benim adıma altından kalkmayı başardı.Tek kelimeyle “Efsane”ydi.Gece Haier Shooting Stars takım yarışmasıyla başladı favorim geçen sene olduğu gibi Texas takımıydı ancak finalde Atlanta takmına boyun eğdiler.Cumartesi gecesi adına hoşnutsuzluk yaratan durum NBA yönetiminin yetenek yarışmasına sosyal sorumluluk yükleyelim derken büyük skandala imza atmasıydı.Her oyuncu ekonomik durumu iyi olmayan bir genci temsil ettiler ve kazanan oyuncunun temsil ettiği gence eğitim bursu verildi.Kaybedenler ise üzüldüler ama kimin umurunda(!)Nba,sosyal sorumluluk adına çok iyi işlerin içinde bulunsa da bu olmadı.Stephen Curry’in kazandığı yetenek yarışmasında favorim Chris Paul benim adıma hayal kırıklığı yarattı,zaten tavırlarıyla da pek umursamadığını hissettirdi.Üç sayı yarışmasıysa büyük umut beslediğim Ray Allen’ın ilk tur performansıyla bende “bu sefer favorim kazanacak” hissi yaratsa da James Jones’un final performansıyla tahminlerim yine suya düştü.Yinede Allen üç sayı çizgisinin gerisinden büyüleyiciliğinden gram kaybetmedi.Gecede beni haklı çıkaransa yine Griffin’den başkası olmadı.Blake herkes gibi benimde favorim olsa da ilk tur smaçlarından sonra favoriyi movoriyi bırakıp tarihe şahitlik etmenin keyfini çıkarmaya başladım.2004 yılında Jason Richardson-Dasmond Mason kapışmasından bu yana bu kadar şaşırdığım ve heyecanlandığım bir smaç yarışması daha olmamıştı.İbaka ve Derozan’a hakikaten çok yazık oldu.İkisinin yaptığı her smaç sonrası içimden “Keşke Nate’in karşısına siz çıksaydınız” ı geçirmeden edemedim.Mcgee’nin potanın arkasından gelip sağ eliyle tersten bitirdiği smaç göz kamaştırdı ancak gecede aklıma kazınan smaç;Blake Griffin’in 1.turda yaptığı ilk smaçtı.360 derece dönüp vuran çok gördük ama tek el gösterip çift elle bitirene ilk defa şahit oldum.Nate’in ayağa düşürdüğü smaç yarışması cumartesi gecesi tekrar uyandı.Gecenin tiyatrosu da Blake’in kilise korosunun seslendirdiği Space Jam filminin şarkısı “I believe I can fly”  eşliğinde Baron Davis’in içinde bulunduğu araçtan aldığı pasla “”kaputun”” üstünden vurmasıydı.Çatının üstünden vursa Peygamberliğini ilan ederdi ama yapmadı.Cumartesi Pazar için çok şey vaat etti ama all-star oyuncularının tanıtımı biraz sade geldi bana.Shaq’ın yokluğu fazla hissedildi.Birde Rose-Rondo faktörü de etkilemiş olabilir.Bostonlıların Los Angeles da yuhalanması tadında bırakıldı,gerçi Pierce bu durumdan büyük haz duyuyor gibiydi.Maç adına altı çizilecek çok olay olduğu söylenemez.Lebron ve Kobe nin performanslarını bir kenara bırakırsak Wade’in ve Bostonlıların kötü oyunları vardı.Bosh ve Amare Doğu adına işleyen isimlerdi.Batıda da Durant sessiz sedasız yine 30 sayı barajını aştı.Doğu’nun maç öncesi yaptığı “King James” ritüeli samimiyetsizdi.Lebron MJ den sonra triple-double yapan ikinci oyuncu olmasına karşın Kobe’nin elinden MVP ödülünü almayı başaramadı.Evinde boy gösteren “black mamba” nın ezeli rakibine ödülü kaptırmasını beklemek hayalcilik olurdu zaten.Son olarak NBA All-Star hafta sonu vaat ettiğinden fazlasını verdi diyebilirim kendi adıma.Seneye Orlando Amway Arena’da gerçekleştirilecek olan All-star organizasyonu için beklenti çıtasını oldukça yükseğe çektik şimdiden,bekliyoruz.