18 Ocak 2012 Çarşamba

Uyku Düzeni - NBA Mode: ON

     
     Dün akşam saatlerinde kavuşamayanların mutlu sonla biten…. yo hayır yeni başlayan hikayesi en sonunda perde dedi. NBA tutkunları için umutsuz geçen ayların ardından Knicks-Celtics maçındaki hava atışıyla hasret sona erdi. Her birine yetişmeye çalıştık tabi ama bünye uzun zamandır alışkın olmadığından Thunder-Magic maçının devresinde bütün direnmelerime karşı uyku galip geldi. Biz de sezon için ciddi form tutmamız gerekecek.

     Lakers-Bulls maçının sonuna kadar ekranın başından ayrılmadım desem yeridir. Fakat taktiksel analiz yap derseniz eveleyip gevelerim.  Ekrana sığdırılan her kareyle özlem giderdim. Spike Lee’nin ponponlu lacivert beresi bile midemi bulandırmadı.

     Jeff Green’den üzücü haber gelince Boston için vasat olan durum felakete sürüklendi. Pierce’da topuğundaki sakatlık nedeniyle M.Square Garden’da takım elbiseyle oturunca Pavlovic ilk beş çıktı. Varsın gerisini siz düşünün. Perkins’in de içinde bulunduğu takas hamlesiyle zaten Boston adına yelkenleri çok önceden indirmiştik. Chris Paul’u almak isteyen Boston, kendi evladı Rondo’yu da harcayınca şu sezon ki sıkışık takvimde takımı kimin sırtlayacağı muamma idi. Dün Rondo bu tarz egoları olmadığını sadece işini yapmaya çalıştığını tane tane anlattı ekranda. Sezonun ilk sayısı da kendisinden geldi (Gereksiz not).
    
     New York cephesi ise her unsuruyla bu takımı beklediklerini gösterdi. 10 yılı aşkın zirveye oynama hevesleri git gide ürkütücü boyutlara geliyor. Carmelo ve Amare’nin omuzlarında uzana bildikleri yere kadar tutunacaklar. Carmelo’yu almak uğruna Denver’dan sağlam tokat yiyen takımın genel planı seneye Deron Williams’ı şehrin öbür yakasına getirebilmek. Taraftarlar için değil ama takım için şampiyonluk söylemleri o zaman daha güçlü olacaktır. Chandler hamlesi tam bir kumar olarak gözükse de tutarsa pota altı savunması adına ciddi değişim oluşabilir istatistik kağıdında.

     Dün geceye dönersek Boston ilk devre savunma yapmayı unutunca kimlik bunalımı geçirdi. Amare ve Melo’ya Douglas da omuz verince maçı kopartmaya yanaştılar. Çaylak Iman Shumpert’da sayıları bulmaya başlayınca salonun keyfine diyecek yoktu. İkinci devreyle beraber Boston Rondo önderliğinde toparlandı, geri döndü ve on sayı fark yaratmayı da başardı. Son çeyrekte oyunun dengelenmesi NBA’in en güzel açılış maçlarından birini önümüze servis etti.  Son saniyelerde Melo kullandığı serbest atışları ıskalamayınca maç 106 – 104’lük skorla tamamlandı. New York adına bir şey söylemek için erken ama Boston için “Tanrı Rondo’yu korusun” demek yeterli olacaktır.
     
     Dallas-Miami maçını adam akıllı seyredemediğim için sizden affımı istiyorum. Skora ve genel yorumlara bakarak ahkam kesmek istemem. Müsaadenizle Lakers-Bulls maçına göz gezdirelim.
     
     Lakers CP3 takasında Stern’ün çirkinleşmesi ve Baron Davis’in de New York’a gitmesiyle bir numara pozisyonu hala soru işareti olarak kaldı. Gasol ve Bynum’ın gitmemesi adına takasın gerçekleşmemesi birçok Laker tarafından sevinçle karşılandı. Bynum’ın son playofflarda Dallas serisinin son maçında aldığı 5 maçlık ceza 4’e indirildi. Bulls karşısında da Bynum’ın yerine ilk beşe hazırlık maçlarında göze çarpan Josh McRoberts yerleşti. İstediği katkıyı da aldı diyebiliriz Mike Brown. Bynum dönene kadar McRoberts’ın performansı belirleyici olacaktır.
     
     Bulls kanadında ise bu sene takıma katılan ve ilk beşe yerleşen Richard Hamilton dışında pek bir değişiklik yok. Thibodeau’nun kurduğu yapı tıkır tıkır işliyor. Miami’yle birlikte Doğunun zirvesinin en büyük iki adaydan biri.

     Geçen sene en büyük eksiği “Tecrübe” olarak gözüken Bulls’un bu sene Finallere ulaşıp ulaşamayacağı hepimiz tarafından merak konusu.
     
     Dün Lakers karşısında Rose tutuk başlayınca takım olarak vites artırmakta problem yaşadılar. Devreyi önde kapatsalar da ikinci yarıda Lakers bir ara farkı on sayıya çıkarınca Rose kendi ateşini yaktı. Deng’den de her alanda katkı alınca Chicago maçın sonuna ortak oldu ve Rose’un bitime 4 saniye kala bulduğu basketle maçı kazandı. Son hücumda Kobe’yi bloklayan Deng ise maçın kilidini çözen isimdi. Ömer Aşık ise 20 dk. süre alıp 3 sayı 8 reboundluk katkı verdi. İstatistik kağıdına yansımayan bölümde ise savunma gayreti ile kendi standartlarını yakaladığını söyleyebiliriz.
     
     Dün akşamüstü başlayıp sabahın ilk saatlerine kadar süren hasret giderme seramonisinden sonra önümüzdeki günler için, biz NBA severlerin yapması gereken tek şey, Dallas’ın kupayı kaldırmasından sonra bozduğumuz uyku düzenini tekrar toparlamak olacaktır.