3 Kasım 2011 Perşembe

Siena Deplasman Sayılmaz

     Palaestra Arena’ya giderken Montepaschi Siena’yı orada devirmenin kolay olmadığını hepimiz tahmin edebiliyorduk. Galatasaray Medical Park için hedef maçları arasına Siena deplasmanını koymak insafsızlık olurdu. Takımın seviyesini görmek adına önemli ama olmazsa olmaz maçlardan biri değildi. Keza 103-77 mağlup ayrıldık İtalya’dan. Skora bakınca Siena’nın oyunu sürklase ettiğini söyleyebiliriz ki oyun genelinde de durum böyleydi.
     
     Madalyonun bize bakan kısmını iyi incelememiz gerekiyor. Abdi İpekçi’deki Unics maçıyla başlayıp Beko Basketbol Ligi’ndeki Karşıyaka karşılaşmasıyla devam eden bir düşüş gözlemleniyordu Galatasaray’da. Siena deplasmanının bu dönemin ardına denk gelmiş olması talihsizlik oldu.
    
     Oyunun hemen başında yüksek şut yüzdesi ile Siena hakimiyeti eline aldı. Özellikle Bo McCalleb’ın asistleri ve tepeden bulduğu üçlükle 5 dakika geride kalmışken fark 10 sayı oldu. Maç sonuna kadar da tek hanelere çekemedik farkı. İlk çeyrekte bizim adımıza hücum varyasyonları sıkışınca çeyrek sonu 30-16 olarak kapandı. Gordon ve Shumpert’ın oyunda olduğu dakikalarda skorda tutunabildik fakat Calleb kenardayken Rakocevic ve  Kaukenas sahneye çıktı. Siena takım olarak inanılmaz yüzdeli oynadı. 52% 2 sayılık, 55% 3 sayılık isabet yüzdesi yakaladılar.
     
     Devreden dönüşte ilk çeyreğe benzer bir oyunla Siena farkı 20’lere çıkarınca maçı kopardı diyebiliriz. Özellikle David Moss’un üçlükleri bizim direnç göstermemizin önüne geçti. Maç boyunca, en önemli hücum silahımız olan tepeden oynanan ikili oyunlarla da istikrarlı skor üretemedik. Savunmamızın gayretli olduğu dönemlerde Siena’nın şutları işlediği için vites artıracak olan direnci yaratamadık ve maç sonunda 103-77’lik skor ortaya çıktı.
    
     Neleri iyi yaptık? sorusuna ise maçın koptuğu anlarda disiplin zafiyetine uğrayıp Siena’yı izlemedik diyebiliriz. Oyunun her dakikasında arzulu ve hep sağlam adımlarla hücum etmeye çalışan bir takım vardı. Bu seviyede basketbol oynarken gelecek maçlar için bu önemliydi. Lakovic belki istediği pozisyonları bulamadı fakat özellikle savunmadaki gayreti takım konsantrasyonunu yukarıda tuttu.Bu maçta Pachulia olsaydı fark yaratabilirdi. Zaza sakatlıktan döndükten sonra gerek pota altı savunması ve reboundlarda gerekse sırtı dönük hücumlarda etkili olacaktır.

     Sözün özü endişe edilecek bir durum yok. Bu takım yenilgilerde pes etmek için değil buraları oynamak için Rytas’ı devirip geldi. Bir hafta sonra bizim için çok önemli olan Union Olimpija deplasmanı var ki grupta fark yaratabileceğimiz maçlardan biri. Bu maçtaki skoru unutup Olimpija’ya fokuslanmamız lazım.

(3 Kasım 2011 Tarihinde www.basketbolhaber.com sitesinde yayımlanmıştır)

Hiç yorum yok: