2 Ağustos 2011 Salı

Son Perde:Playoffa Beş Kala

Her sezon başlangıcında olduğu gibi tahminlerin havada uçuştuğu vakitlerde son şampiyon Lakers’ın finaldeki rakibi üzerine döndü bütün bahisler.Lebron’un  karar konuşmasıyla çalkalandık ve bir anda Miami gündemin tepesine konuşlandı.Genel kanı finallerde Lebron’un Kobe’nin karşısına yeni silah arkadaşları Wade-Bosh la birlikte daha güçlü çıkacağı yönündeydi.Sezonun başlamasıyla pusuda bekleyen Boston ve Spurs resmen sahne arkadaşlarının rollerini teker teker çalmaya başladı desek yeridir.San Antonio bir anda batıyı sürklase etmeye başlayınca 70 galibiyet tümceleri kulislerde kendine yer buldu.Boston’sa bildiğimiz gibi;sert savunma,komple hücum ve Pierce-Allen skorerliği üzerinden doğuyu ele geçirmişti bile.Sezon ilerledikçe kötü başlayan Miami toparlanıyor,Koç Thibodeau liderliğinde Bulls’un zevk veren oyunu istikrar kazanıyordu.Lakers ise sürüncemede düşe kalka yoluna devam ediyordu.Los Angelesdaki All-Star arasına kadar bu şekilde ligin zirvesi şekil aldı.All-Star hafta sonundan sonra beklenen oldu ve Lakers Bynum’ın da ritim bulmasıyla arka arkaya serilerle Spurs’un ensesine yapıştı.Bu beklenen bir gelişmeydi ancak Bulls’un inanılmaz performansını tahmin edebilen olduğunu pek sanmıyorum.Boston bazen Garnett’in yer yer Rondo’nun kaçırdığı maçlarla tökezlerken,Chicago aralıklı olarak Noah ve Boozer’ın sakatlıklarında vites düşürmek yerine daha da yüklendi gaza.Bu tartışmasız çaylak koç Tom Thibodeau’nun başarısı.Bulls ligin en iyi savunma takımı olurken (Boozer’a rağmen),Rose’un insan üstü performansı playoffa beş kala takımı Doğunun zirvesine taşıyan en önemli unsurlar oluyordu.Batıdaki durum ise Spurs’de Duncan’la başlayıp Parker’la devam eden sakatlık kabusu 6 maçlık yenilgi serisini getirdi.Dört nala gelen son şampiyonsa San Antonio’nun 1,5 galibiyet gerisine yerleşti.Bu iki takımın Los Angelesda karşılaşacağını da varsayarsak Spurs ligin zirvesini ciddi şekilde tehlikeye attı diyebiliriz.Lakers’ın şu All-Star sonrası gösterdiği performansla neden iki sezondur finalleri domine ettiğini anlamak da kolaylaşıyor.Büyük Phil Jackson’ın hamlelerini hayranlıkla izlemeye devam ediyoruz.Şu ana kadar sezonun geri kalanına göz attık,biraz da oyunun son perdesi playofflarda bizi ne maceralar bekliyor olabilir onlara göz gezdirelim.Aslında bizim neslin özlediği Bulls-Knicks serisi olsun isterdik ama Chicago Doğunun tepesinden ineceğe benzemiyor.Boston Miami nin yarım galibiyet gerisinde 3.sırada ve ilk turda Philadelphia gibi dinamik bir takımı karşısına almak çok tehlikeli olmasa da kaşıntı yapabilir.Atlanta-Orlando serisi mücadele gücü yüksek ama diğer eşleşmelerin gölgesinde kalacak gibi.Doğunun gözde serisi ise Knicks-Heat olacağı tartışma götürmez.Özellikle Madison Square Garden’ın playoffları ne kadar özlediğini düşünürsek “Big-3”nin işi oldukça zor gözüküyor.Bulls ise Frank Vogel’ın takımın başına geçişinden sonra potansiyel kazanan İndiana karşısında zorlanacağını sanmıyorum.Belki dışarıda 1 maçı tecrübe kredisine kurban verebilirler.Batının durumu biraz daha belirsiz.Ben her şeye rağmen Spurs’un zirvede kalacağını düşündüğüm için Spurs-Hornets,Lakers-Memphis eşleşmeleri üzerinden gideceğim.İki takımında serilerini süpüreceği yüksek ihtimal,Batıdaki esas kıyamet Dallas-Portland,Oklahoma City-Denver serilerinde kopacak gibi.İç sesim bu seneki sürpriz adaylarımı Portland ve Denver olarak belirledi.Özellikle Portland’ın takastan sonra Wallace’la beraber tedirgin eden takım hüviyetin bir kademe daha atlayıp tehlikeli takım statüsü kazandığını düşünüyorum.Birde Nate McMillan faktöründen dolayı Portland’a güvenim perçinleniyor.Batıdaki serilerin Doğunun gölgesinde kalıyor olduğu bir gerçek olsa da bütün çaba playofflar içindi,bu yüzden bir playoff maçının zevksiz geçmesi söz konusu olamaz.Sözün özü tüm sezonun meyvelerini toplamaya,hasat zamanına birkaç hafta kala tahminler,beklentiler ve umutlar tavan yapmış durumda.Nefesimizi tuttuk bekliyoruz. (03.04.2011)

Hiç yorum yok: