30 Ağustos 2011 Salı

İnanmazsak Başaramayız

Basketbol Milli Takımımızı  en son bıraktığımızda 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası  ikincilik kürsüsünde gümüş madalyaları boyunlarına geçiriyorlardı.Bu memleket topraklarında gelen Sırbistan,Slovenya,Fransa zaferlerinden sonra haftaya başlayacak olan 2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası için beklentinin adı sadece Şampiyonluk oldu.Biraz daha işi içerden takip edenler içinse ikincilikle gelecek olan olimpiyat bileti en önemli hedef.

Sene içinde bu kadro neler yapmış,önümüzü görebilmek için bunun analiziyle başlayalım.Öncelikle hem kadroya yeni katılan hem de gelecek senelerin sermayesi İzzet Türkyılmaz,Furkan Aldemir,Emir Preldzic,Doğuş Balbay ve tabii ki Enes Kanter’le başlayalım.İzzet,Orhun Ene’nin Banvit’te kendi elleriyle işlediği ve pota altı için ilerde kusursuz bir uzun olacağı beklenen genç kardeşimiz.Onun şimdiden kadroda olması formaya alışkanlık adına önemli.Aynı kelimeler Furkan için de yeteri kadar anlamlı ancak Furkan bu sene Galatasaray’a büyük beklentiyle transfer oldu.Onun omuzlarındaki sorumluluk biraz daha fazla.Furkan’ın U20 şampiyonasındaki performansı gelecek adına güzel sinyaller verdi.Furkan’ı önümüzdeki sene içinde dikkatle izlenilmesini öneriyorum.

Emir’in bu formayı giyebilmesi için yoğun mesai harcandı.O’da kırmızı formayı giyerken bunun bilincinde olduğunu geçtiğimiz hazırlık turnuvalarında göstermeye çalıştı.Emir,bu takım için çok önemli bir tamamlayıcı unsur.Takımın tıkandığı yerlerde kenardan gelip kilidi açabilecek oyuncu.Şampiyona’da Emir’e dikkat,iş yapacak.Doğuş Balbay,geçen sezon Texas formasıyla yılın savunmacısı ve yılın uluslararası oyuncu ödülünü alırken arkalardan da olsa NBA draftında iş yapar diyorduk,yanılmışız.Doğuş’un savunmasını izlerken yorulmamak elde değil ama hücum konusunda oldukça sıkıntılı.Önümüzdeki sene Beko Basketbol Ligi’nde elde edeceği tecrübe ileri de milli takım formasına da sirayet edecektir.

Formayı sırtına yeni geçirenler arasında en çok merak edilen,hem Amerika hem de bizim memlekette en çok gazlanan isim o,Enes Kanter.Onu Fenerbahçe’den beri takip edenler bilir ki hakkında söylenen her şey doğru.Enes’in 2 senedir parkeye çıkmadığını unutup,bu gazlamalarla onu yerden yere vuranların bundan 2 sene sonra Enes’le gururlanmaya hakkı olacak mı merak ediyorum.92 doğumlu ve omuzlarındaki yükün binde birini taşımayan aklı selim(!) basketbol severler gelişi güzel sallamaya devam ediyorlar.Enes Kanter Türkiye’de bu sporun geleceğidir,O’na sahip çıkmak bir mecburiyettir.

Geçen senenin kahramanlarını  incelemeye kısalardan başlayalım.Barış Ermiş,Orhun Ene’yle birlikte Banvit’te oldukça başarılı bir sezon geçirdi ve hazır geldi takıma.Efes’in kısaları ise çok da hoş bir sezon geçirmedi.Özellikle takımın kimyası uyuşmadığından ve takımın bir “B” planı olmadığından Tunçeri,Ender,Sinan ve Cenk’in sezon performanslarından memnun olduklarını söylemek güç.Ömer Onan,FBÜ ile yine büyüledi.Ömer’in kariyerindeki en verimli sezondu ve önümüzdeki turnuvada moral motivasyon olarak kuvvetli oyuncularımızdan biri.Verimlilik açısından Ömer’den bir şeyler bekleyeceksek o sene bu senedir.Oğuz Savaş kırmızı formaya artık alıştı ve ilk 5 uzunlarının tamamlayıcısı olarak en konsantre haliyle görev beklediğini görebiliyoruz.Diğer tamamlayıcı unsurumuz Kerem Gönlüm maalesef sakatlandı ve turnuvada ondan yararlanamayacağız.Kerem bizim için önemli ve en kısa zamanda iyileşmesini diliyorum.

Son olarak takımın ana arterleri ve bizi şampiyonluğa götürecek takımın omurgası Hidayet,Ersan,Ömer Aşık,Semih.Hidayet Suns’tan koşarak geldiği Magic’te kendi ortalamasının altına düşmese de takım olarak iyi değillerdi.Olimpiyatlara en motive isim Hidayet.Onun için “Litvanya’da Son Tango” filmi çekilebilir.Elindeki bütün malzemeyi burada zafer için kullanacaktır.Ersan,Bucks’ta istediğini bir türlü alamadı,süreleri gayet makul limitlerde ancak mutlu olmadığı aşikar.Şampiyona öncesi Efes’le imzalaması onun morali açısından güzel oldu.O,oynadığında “Ersan İlyasova’yı izlemek kadar büyük bir keyif yok.”.Ömer Aşık beklediğimizden çok daha iyiydi Bulls’ta.Bir kaç sene sonra NBA’in en değerli 3 isminden biri olacak,dedi dersiniz.Turnuvada hava harekatını yöneten iki yıldızımızdan biri olacak ve şampiyonluğu bize pota altı getirecek.Sadece sakatlıklara dikkat!Harekatın diğer ismi Semih ise omzuyla sıkıntılar yaşadı sene içinde.Celtics’te müthiş bir ritim yakalamıştı ancak o talihsiz takas hem onu hem de bizi oldukça üzdü.Semih bir şeyleri kanıtlamak için bu turnuvaya asılacaktır.Onun için tek temennimiz “Aman sakatlıklar uzak kalsın.”.

Kadro analizinden sonra biraz da hazırlık turnuvaları sonrası gelen tepkiler için iki kelam etmek gerek.Millet olarak bakış açımızı değiştirmedikçe hava gazı başarılara mahkum kalacağız.Bu forma için mücadele veren her isim de canını dişine takıyor ama maruz kaldıkları eleştiriler arasında “mücadele etmiyorlar,bilerek oynamıyorlar” gibi safsatalar yer alıyor.Her branşta olduğu gibi basketbolcularımıza da inançlarımızı kaybedersek onların başarılı olmasının önüne geçmiş oluruz.Hazırlıklara tahammülümüz yok.Bir çok kimse bilmiyor ki 2010 da gelen başarının arkasında ilk hazırlık turnuvasını 3 de 0’la galibiyetsiz bitirdik.Oturduğumuz yerden ahkam kesmek ata sporumuzmuş gibi davranıyoruz.Bu çocuklara güvenelim ve başarı için inanç depolayalım,yapmamız gereken tek şey bu.

Sosyolojik çözümlemeden sonra bir de işin teknik kısmını nacizane değerlendirmek gerek.İzmir’deki turnuvada hem savunma hem de hücumda çok tutuktu takım.Bir de yeni oyuncuların ve sakatların olması bu durumu perçinledi.Almanya’daki ikinci turnuvamızda ise sakatların dönmesi ve yenilerin formaya biraz da olsa alışmasıyla savunma toparlandı.Özellikle Semih ve Ömer Aşık’ın dönmesiyle boyalı alan savunması yerine oturdu.Hücum ise hala sıkıntılı.Belirli aralıklarla vites yükseltip açılan arayı kapatıyoruz ama devamlılık yerlerde.Bence Ersan’ı her şekilde hücumda oyunun içinde tutmamız gerek.Hidayet ve Tunçeri hücumları Ersan üzerinden yürütmeye çalışsa da hep tıkanıyoruz.Emir burada çok önem taşıyor.Ersan’ın üzerindeki baskıyı alabilirse hücum varyasyonları genişler.

Her ne olursa olsun onlar bizim evlatlarımız ve bu bayrağı en tepeye dikmek hepimizden çok onların arzusu.Orhun Hoca’nın kredisi bizde sonsuz olmalı.Bu takımın temelinde tuğlaları döşeyen isimlerin başında o geliyor.Bu takım oradan olimpiyat vizesini alacak ve Londra 2012 bu 12 dev yüreği konuşacak.Ha olurda istediğimizi alamazsak hepsiyle gururlanmak için 2010’a bakmak yeterli olacak.

(25 Ağustos 2011'de www.nbatr.com da yayımlanmıştır)

Hiç yorum yok: